Bolu Masaj Salonu

Bolu Masaj Salonu

Bolu Masaj Salonu Bir ara onu öpen adamın dilini boğazına kadar sokması karşısında boğulacak benzer biçimde olmuştu. Keşke ağzını teslim alan şu öbür “güzel oğlan” olsaydı… Ama şimdi bu şekilde bireysel seçimlerin sırası değildi. Hem nefes nefese kalmış, kalbi deli şeklinde çarpıyor, aynı zamanda bir hayali fantezinin gerçek hayatla buluşmasına tanık oluyordu. Her üçü de o anda sosyal kimliklerini, bildikleri örf, tane ve kanunları topluca yadsıyıp hayvansı ilkel kimliklerine teslim olmuşlardı.

Fuat coşmuş bir şekilde Elifin dudaklarını ıssırırken bir yandan da pantalonunu indiriyordu. Selim ise, o işi daha önce bitirmişti bile. Dilini tünele iyice soktuktan sonrasında birden ne yediğini görme ihtiyacını hissetti. Fuat Elifin ağzını öperken bir elini kızın sağ elinin parmaklarına geçirdi. Gören onu sevgilisi zannederdi. Öbür eliyle de kan basıncından çatlayacakmış şeklinde ayağa kalkmış penisine doğru kızın sol elini taşıyordu. Bu pozisyonda, artık “toptan niha-i teslimiyet” noktasına doğru hızla yaklaşan Elif’ in pek bir seçim hakkı kalmıyordu.

Bolu Masaj Salonu

Bolu Masaj Salonu Selim bacakları ayaklardan iyice kavrayıp, sertçe ayırarak yukarıya doğru kaldırdı ve doyumsuz bir iştahla Elifin bacak arasım seyretmeye başladı. Tahmin etmiş olduğu benzer biçimde vajinasının dudakları çok büyük ve sarkık değildi. Elif şimdi biraz utangaç, biraz da getirişini tam anlamadan izledi adamın bu seyir coşkuını. Hanımların çoğu tüm organları aynı zannederlerdi. Oysa erkekler için onlar hemen hemen suratlar kadar değişikydı. Nasıl Sophie Marceau’nun simaı, komşunun kaynanasının simaından daha güzelse, vajinalar da “bilen göz” için o kadar birbirinden değişikydı.
Kimi süre da kaderin acayip bir cilvesi olarak güzelim kızların vajinalarınm dış dudakları solmuş çiçekler gibi sağa sola boyunlarını kıvırıp düşerlerdi. İşte Selim bundan dolayı bu kadar güzel ve tahrik edici bir kızın organının da gerek boyuyla, gerek değişik bölümlerinin oranlarıyla, gerek diri ve minyon dışarı açılma açılarıyla muhteşem bir görüntü vermesinden daha da büyük bir haz duydu. Sonra birden bir tablo seyreder gibi o manzaraya dalmayı bir köşeye bırakııp, ince parmaklarıyla değiliği iki yanına doğru genişletip o dipsiz kuyuya benzeyen ve erkeklerin en büyük hazine olarak kabul ettikleri güzel mağaranın içine bakmaya koyuldu.