Bolu Masaj Salonu Masöz Beste

Bolu Masaj Salonu

Tabloya baktığında…” Maria, sonradan yıkmanın çok zor olacağını bile bile, bir savunma duvarı ördü. “O ışığı görmüş oldum… “… Oradaki sadece sana benzeyen bir kadın olsa bile.” Gene rahatsız edici bir sessizlik çöktü ortalığa. Maria saatine baktı. “Gitmek zorundayım. Cinsellik niçin sıkıcıymış?” “Bu konuda sen benden daha bilgili olmalısın.” “Evet, bilgim var, çünkü işim bu. Kısacası, her gün aynı şey. Ama sen, otuzunda bir erkeksin…” “Yirmi dokuz.” “Genç, çekici, ünlü birisin. Rue de Berne’de kendine arkadaş aramaya ihtiyaç duymaman lazım.” “İhtiyacım vardı. Birkaç meslektaşınla yattım, ama kadın bulmakta güçlük çektiğimden değil. Benimderdim kendimle.” Maria kıskançlığın içine iğne gibi battığını hissetti ve korkuya kapıldı. Bolu Masaj Salonu

Bolu Masaj Salonu

 

Hakikaten gitmesi icap ettiğini anlamıştı artık. “O da son denememdi. Vazgeçtim artık,” dedi Ralf, bir taraftan da yere saçılmış olan malzemelerini topluyordu. “Vücudunda mı problem var?”  Bolu Masaj Salonu “aslabir problem yok. Bir tek ilgisizlik.” Bu mümkün değildi. “Hesabı öde. Gidip yürüyelim. Aslında, bana öyle geliyor ki bir çok insan senin benzer biçimde hissediyor, ama kimse bunu itirafa yanaşmıyor. Bu kadar dürüst biriyle mevzuşmak çok iyi oluyor.” Saint-Jacques yolunda, göle dökülen nehire doğru yürümeye başladılar; dere dağlarda yoluna devam ediyor, sonucunda İspanya’daki uzak bir bölgede akışını noktalıyordu. Öğlen yemeğinden gelen yayalarla karşılaştılar, bebek arabalarını iten anneler, gölün ortasındaki fıskiyenin fotoğrafını çeken turistler, başları örtülü Müslüman hanımlar, jogging meydana getiren kızlar ve oğlanlar; hepsi şu efsanevi Santiago de

 

Compostela kentinin ardındaki hacılardı; belki hiç var olmamıştı bile bu kent, belki hayatlarına bir anlam katabilmek için insanoğluın inanmaya ihtiyaç duyduğu bir efsaneydi yalnızca. Bolu Masaj Salonu Bunca zamandır bunca insanın gelip geçmiş olduğu bu yolda, şimdi de fırçalar, boya şişeleri, tuvaller, kalemlerle dolu ağır bir çantayı sırtlamış uzun saçlı şu insanla, koltuğunun altına çiftçilik kitapları sıkıştırmış olan, birazcık daha genç bir kız yürüyordu. İkisinin de aklına, bu hac yolculuğunu neden beraber yapmış olduklarını sormak gelmedi, dünyada daha doğalı yoktu – erkek kız hakkında her şeyi biliyordu, kız onun hakkında hiçbir şey bilmese de.