Bolu Mutlu Son Masaj Hizmeti

Bolu Mutlu Son

Adam tatlı, masum ve oldukça tombul biriydi ve onunla Los Angeles’a gitmesi karşılığında kıza Bolu Mutlu Son  her şeyi vermeyi vaat ediyordu. Normal olarak, evet demişti ona. Fakat bunu üvey kardeşi ve pezevengi olan Tomas’a söyleyince, Amerikalının odasına gidip bıçağıyla onu tehdit etmişti. Amerikalı ertesi gün oradan ayrılmış ve bir daha onu asla görmemişti.

Dört gün sonrasında üzgün bir şekilde Grand Hotel Europa’da şarap içerken karşısına o çıkmıştı. Salonun arkalarında bir koltuğa oturmuş ve kızın edepsiz adamlara derslerini verişini izlemişti. Hep bunun için ona tutulduğunu söylerdi. ötekiler onu bu kadar istediği için değil ama onun bu asılmalara kendini zorlamaksızın kayıtsız kalışı ve bu derece iffetli duruşu.

Bolu Mutlu Son

Kız kendisine şarap ısmarlamasına izin vermiş ve teşekkür ettikten sonrasında tek başına evine yürümüştü. Bir sonraki gün Strasnice’de bodrum katındaki dairesinin kapısını çalmıştı. Nerede yaşamış olduğunı nasıl öğrendiğini asla söylememişti. Ama hayat göz açıp kapayıncaya kadar griden tozpembeye dönüvermişti. Kız artık mutluydu. Mutluydu. Sayfasını çevirirken gazete sayfaları hışırdadı. Bunu anlamalıydı. Eğer çantadaki silah olmasa bir an bile düşünmezdi. Onu ve önemli olan bir şey hariç öteki her şeyi unutmaya karar vermişti. Onlar mutluydu. Kız onu seviyordu. Kız önlüğünü çıkarmadan sandalyeye oturdu.

Önlüğün onun hoşuna gittiğini biliyordu. Neticeta erkekleri harekete geçiren şeyi biliyordu. Mesele bildiğini onlara çaktırmamaktı. Dizlerine doğru bakıyordu. Gülümsedi; bunu bir türlü engelleyemiyordu. “Sana söylemem gereken bir şey var, ” dedi. “Evvet?” Gazete rüzgarda savrulan bir yelken benzer biçimde ses çıkardı. “Kızmayacağına dair bana söz ver, ” dedi ve gülümsemesinin daha da yetiştiğinü hissetti. “Buna söz veremem, ” dedi başını kaldırmadan. Kızın gülüşü dondu. “Ne… “

“Tahminime gore gece kalkıp çantamı karıştırdığını söyleyeceksin, öyle değil mi?” Kız ilk kez aksanının biraz değişik olduğunu fark etmişti. O ahenk artık yoktu. Gazeteyi kenara koydu ve kızın gözlerine baktı. Tanrıya şükür, kız ona gerçek dışı söylemek zorunda değildi ve bunu bir daha asla yapamayacağını da biliyordu. Başını hayır anlamında salladı. Yüzündeki ifadeyi kontrol edemediğim fark etti. Adam şaşırmış görünüyordu. Kız yutkundu. Verdiği parayla kızın IKEA’dan aldığı saatin yelkovanı ses çıkarmadan ilerlemeye devam ediyordu.